Kan dolaşımı pulmoner dolaşım ve sistematik dolaşım olmak üzere ikiye ayrılır.
Pulmoner Dolaşım (küçük dolaşım): Kirli
kanın akciğerlere götürülerek karbondioksitin uzaklaştırıldığı ve
oksijence zenginleştirildiği ve temizlenen bu kanın vücuda dağıtılmak
üzere kalbe getirildiği dolaşımdır.
Kalp ile akciğer arasında gerçekleşen bu işlem yaklaşık 8 saniye sürer.
Sistemik dolaşım (büyük dolaşım):
Temiz kanın tüm hücre ve dokulara götürüldüğü ve kirli kanın geri
getirildiği kan dolaşımıdır. Kalp ile vücut arasında gerçekleşen bu
dolaşım 25-30 saniye kadar sürer. Bu dolaşıma büyük dolaşım da denir.
Kan
Yetişkin
bir insan vücudunda ortalama 5-7 lt kan bulunur. Kan vücut için gerekli
olan hayati maddelerin taşınmasını sağlar.Kanın fonksiyonları şöyle
sıralanabilir
• Oksijen, karbondioksit, besin maddeleri, hormonlar ve metabolik atıkları taşır.
• Vücudun elektrolit bileşimini ve ph dengesini ayarlar.
• Yaralanan veya hasar gören damarlardan kan kaybını pıhtılaşma mekanizması ile önler.
• Toksin ve patojenlere karşı koruyuculuk sağlar.
• Vücut ısısı dengesini ayarlar.
Kanın yapısı
Kan,
hücrelerden ve “plazma “ adı verilen bir sıvıdan oluşmuştur. Plazmanın
büyük kısmını (%90) su oluşturur. Bu sayede hücrelerin su ihtiyacını
karşılar. Plazmanın % 7’sini proteinler oluşturur.
Plazmada en çok bulunan proteinler; albumin, globülin ve fibrinojenlerdir..
Albuminler,
kan hacmini ve basıncını ayarlayan su tutulmasını desteklerler. Ayrıca
hormon ve daha bir çok maddeyi bağlayarak plazmada taşınmasına yardımcı
olurlar.
Fibrinojen kanın pıhtılaşması için şart olan bir proteindir.
Globülinler
alfa, beta ve gama olarak üç sınıfta incelenirler. Bunlardan alfa ve
beta globülinler karaciğer tarafından yapılıp, kanda lipidler ile yağda
eriyen vitaminleri taşırlar. Gama globülinler ise immunoglobülinlerdir.
Kan Hücreleri
Hücreler
eritrositler (kırmızı kan hücreleri), lökositler (beyaz kan hücreleri)
ve trombositlerdir. Hücrelerin % 99’undan fazlasını eritrositler
oluşturur. Eritrositler kanın oksijen taşıyan hücreleridir.Lökositler
vücudu enfeksiyonlara ve kansere karşı koruyan hücrelerdir. Trombositler
ise kanın pıhtılaşmasında görev alırlar.
Eritrositler (alyuvarlar, kırmızı kan hücreleri)
Kandaki hücrelerin % 99’undan fazlasını eritrositler oluşturur. Eritrositler disk şeklindedir, çapları 7-8 mikrometre kadardır.
Eritrosit
zarlarında % 33 oranda bulunan hemoglobin, kanda oksijen taşıyan
proteindir. Oksijenin yaklaşık % 99’u hemoglobin ile taşınır, geri kalan
% 1’lik kısım ise kanda çözünmüş olarak taşınır. Hemoglobin
eritrositlerin pembe boyanmasından sorumludur . Oksijenleşmiş hemoglobin
kırmızı renklidir.
Eritrositler kemik iliğinde yapılırlar. Gebeliğin
son ayına kadar eritrosit yapımı karaciğerde gerçekleşir. Gebeliğin son
ayından 5 yaşına kadar tüm kemiklerin kemik iliğinde üretilir.
ilerleyen yaşlarda hayatın sonuna kadar azalan oranlarda eritrosit
yapımı vertebralar, kostalar ve sternumda yapılır.
Lökositler (akyuvarlar, beyaz kan hücreleri)
Vücuda giren mikroorganizmalara karşı koruyucu özellikte olan hücrelerdir. Protein sentezleyebilirler.
Lökositler granulositler ve agranulositler olmak üzere iki grupta incelenir.
Granulositler : Sitoplazmalarında
granüllerin bulunduğu lökositlerdir. Kemoterapiden sonra geçici olarak
sayıları azalır. Aşırı azalmalarda infeksiyon hastalığına bağlı ateş
görülür.
• Nötrofil : Mikroorganizmaları
ya da yabancı maddeleri fagositozla yok ederler. Sitoplazmalarındaki
granüller, mikroorganizmaları sindiren enzimlere sahiptirler.
• Eozinofil : Allerjik
reaksiyonlar da rol alırlar ve parazitik infeksiyonlara karşı koruma
sağlayan hücrelerdir. KML’de kan ve kemik iliğinde artar.
• Bazofil:
Lökositlerin içinde miktar olarak en az bulunan tiptir. Belirli
allerjik reaksiyonlara katılan beyaz küre hücrelerinden biri. KML’de bu
hücreler kan ve kemik iliğinde artar.
Agranulositler: Sitoplazmalarında sadece birkaç lizozom granülü bulunur.
• Monosit :
En büyük kan hücresidir. Monositler kemik iliğinden sonra geçtikleri
dolaşım sisteminde kısa süre kalıp sonra dokulara geçerek doku
makrofajlarına dönüşürler. Makrofajlar kendilerinden büyük yapıları
sindirebilme özelliğine sahiptirler.
• Lenfosit : T
ve B hücreleri olmak üzere iki farklı tipi vardır. B lenfositler kemik
iliğinde oluşurlar ve lenfoid dokularda toplanırlar. T lenfositler
timusta aktifleşir. T ve B lenfositler vücudun savunma sistemini
oluştururlar. Bu hücreler bakteri, virüs, doku ve kimyasal yıkıntıları
yok ederler.
Trombositler
Trombositler,
kanın pıhtılaşmasında önemli göreve sahip olup, çok sayıda granül
içeren renksiz hücre parçalarıdır. Megakaryosit denilen kemik iliğinin
büyük hücrelerinin parçalarından oluşur. Ortalama 10 gün kadar yaşarlar.
Ömrü dolan trombositler dalak ve karaciğerdeki makrofajlar tarafından
yok edilir. Her gün yaklaşık 200 milyon trombosit üretilir.
Trombositler birbirine ve bağ dokusu ipliği olan kollajene bağlanarak pıhtı oluşumunda rol oynarlar.
Kanın pıhtılaşması
Homeostazın bozulmamasını sağlamak için, kan kaybının engellenmesi ve kanın pıhtılaşması gerekir.
Herhangi
bir şekilde damar kesilirse, damar duvarlarında bulunan düz kasların
kasılmasıyla kan akışı yavaşlamaya başlar. Endotelial hücrelerin
membranları yapışkan bir yapı kazanır.
Plateletler (kan pıhtıları) bu
yapışkan yüzeylere ve kollajen ipliklere tutunmaya başlarlar, sayıları
artar ve kümeleşmeye bağlı olarak tıkaç oluştururlar. Son aşamada, kanda
çözünmüş halde dolaşan fibrinojenin (pıhtılaşma faktörü) fibrin
ipliklerine dönüşmesi ve platelet tıkaçlarının üstünü örtmesidir.
Kanın
pıhtılaşması için gerekli olan 12 tane pıhtılaşma faktöründen biri
hariç hepsi proteindir. Bu faktörler kanın içinden ya da dışından
olabilir.
Kalsiyum iyonları pıhtılaşma mekanizmasının yaklaşık tüm basamaklarında rol oynar.
K vitamini de pıhtılaşma mekanizmasında çok önemlidir.
Kan basıncı (tansiyon)
Kanın
damar duvarına yaptığı basınca tansiyon denir. Kan basıncı değerleri,
kişinin dolaşım sistemi hakkında önemli bilgiler verir.
Kan basıncı,
sistolik ve diyastolik olmak üzere 2 rakam ile ölçülür. Sistolik kan
basıncı kalbin atımı, diyastolik kan basıncı atımları arasındaki
gevşemeyi gösterir.
Normal bir erişkinde olması gereken kan
basıncı değerler sistolik basınç 120 mmHg, diastolik basınç ise 80 mmHg
şeklinde olmalıdır.Normal kan basıncı, sistolik kan basıncının 130 mmHg,
diyastolik kan basıncının 85 mmHg’dan düşük olması olup, kan basıncı
ölçümlerinin ortalamasının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması yüksek kan
basıncı ya da diğer adıyla hipertansiyon olarak isimlendirilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder